Bahar Alerjileri
Bahar mevsiminde alerjik hastalıkların görülme sıklığında büyük bir artış görülüyor. Bunun nedeni olarak da havada yayılan ağaç, çiçek ve çimenlerin oluşturdukları polenler gösteriliyor.
Polenler solunum yoluyla vücuda girdiklerinde, kişi alerjik bir bünyeye sahipse, vücutta salgılanan maddelerden bazıları, özellikle de ‘histamin’ solunum yolları, gözler ve burun zarlarında kılcal damar genişlemeleri ile dokuların şişmesine yol açıyor. Bunun sonucunda da halk arasında ‘saman nezlesi’ olarak bilinen bahar alerjisi ortaya çıkıyor. Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Reha Baran, polen alerjisiyle ilgili en çok merak edilen soruları yanıtladı:
Her polen alerjik reaksiyon oluşturuyor mu?
Polenlerin hepsi alerjik reaksiyon oluşturmuyor. Bahar alerjisinden çok sayıda polen sorumlu tutuluyor. Alerjiye en çok yol açan polenler arasında ise zeytin, fındık, kızılağaç, pelin, kavak, çayır otu, yulaf, çavdar ve buğday yulafları yer alıyor. Ülkemizde ağaç polenleri genellikle şubat-mayıs, ot polenleri mayıs-haziran, yabani ot polenleri ise yaz ortasından sonbahara dek etki edebiliyor.
HASTALAR ARDI ARDINA 15 – 20 KEZ HAPŞIRIYOR
Hastalar ne tür şikayetlerle doktora başvuruyor?
Bahar alerjisi genellikle nöbetler halinde tekrarlayan; hapşırık, burun akıntısı ve tıkanıklığı, burunda kaşıntı, gözlerde sulanma ve kızarma, boğazda devamlı kaşıntı hissi gibi nezle hastalığıyla aynı belirtilerle seyrediyor. En sık görülen belirtisi ise 15-20 kez tekrarlanan hapşırık ve gözlerde sulanma. Bahar alerjisi olan kişiler bu sorunlarını ‘Adeta krize girmiş gibi ardı ardına hapşırıyor, burun akıntısı ve gözlerimdeki sulanma sorunu yüzünden mendili elimden düşüremiyorum’ diye anlatıyorlar.
2 HAFTADAN FAZLA SÜREN YAKINMALARA DİKKAT!
Hastanın bahar alerjisi mi, yoksa nezle mi olduğu nasıl ayırt ediliyor?
Bahar alerjisi sıklıkla nezle hastalığıyla karıştırılıyor. Her iki hastalık arasındaki ayırt edici en önemli özellik, nezlede semptomlar 1 hafta, en geç 10 gün içinde kaybolurken, bu süre bahar alerjisinde 2, hatta 4 aya kadar uzuyor. Dolayısıyla bu yakınmalar 2 haftadan uzun sürdüğü takdirde bunun altında alerjik bir reaksiyon olup olmadığının araştırılması gerekiyor. Ayrıca yakınmaların aralıklı krizler halinde oluşması, özellikle de hastanın ailesinde alerji öyküsünün olması bize bahar alerjisini işaret ediyor. Ancak kesin tanı alerjik deri testi ve kan tetkiklerinin ardından konuyor.
CİDDİ İŞ GÜCÜ KAYBI NEDENİ!
Hastaların yaşam kaliteleri bu hastalıktan nasıl etkileniyor?
Bahar alerjisi ciddi iş ve okul kaybına yol açabiliyor. Hastalar sürekli hapşırıyor ve akan burunlarını sık sık silmek zorunda kaldıkları için adeta ellerinden mendil hiç eksik olmuyor. Bunların yanı sıra çoğu zaman gözyaşı döken gözlerle iletişim kurmak zorunda kalıyorlar. Çevresindeki kişilerin bundan rahatsız olacaklarını düşündükleri için de bahar mevsiminde arkadaş toplantıları, sinema veya parti gib sosyal ortamlarda bulunmaktan kaçınabiliyorlar. Bu hastaların iş hayatları da bundan nasibini alıyor; yetişkinler toplantılarda, öğrenciler ise okulda konsantrasyon sorunu yaşıyorlar. Örneğin öğretmenler derslerini, yöneticiler ise çok önemli toplantılarını ya da konuşmalarını bu semptomlar nedeniyle yarıda kesmek zorunda kalabiliyor. Tüm bunların sonucunda da depresyon gibi ciddi tablolara kadar ulaşabilen psikolojik rahatsızlıklar yaşayabiliyorlar.
ARTIK ÇOCUKLARDA BİLE GÖRÜLÜYOR
Bahar alerjisi hangi yaş grubunda daha sık görülüyor?
Alerjik bünye genetiktir, doğuştan kodlanmıştır zaten. Öyle ki anne babasında alerjik reaksiyon varsa, çocukta oluşma riski yüzde 50’ye kadar yükselebiliyor. Alerjik reaksiyon vücutta oluşan birtakım immünolojik mekanizmalar sonucu genellikle 20 – 40 yaş grubunda görülüyor. Ancak son yıllarda genetiği değiştirilmiş hormonlu gıdalar, hava kirliliği, endüstriyel maddeler, ozon tabakasının delinmesi gibi çevresel şartlar ile yaşam koşullarının olumsuz yönde değişmesi bağışıklık sistemini zayıflatarak alerjin bünyeni daha da alevlenmesine yol açabiliyor. Bunun sonucunda bahar alerjisi artık 10 yaşındaki çocuklarda bile görülebiliyor.
İLAÇ TEDAVİSİNE EN AZ 3 AY DEVAM ETMELİ!
İlaç tedavisinden başarılı sonuçlar alınıyor mu?
Alerjik hastalıklar tümüyle tedavi edilemiyor. Dolayısıyla bahar alerjisinin tedavisinde amaç; hastalığın tekrarlamasını önlemek ve belirtilerin şiddetini azaltmak. Günümüzde ilaç tedavisiyle burun tıkanıklığı ve burun akıntısı ile göz yaşarması gibi semptomların hafifletilmesi ve bu sayede hastanın kaliteli bir yaşam sürmesi sağlanabiliyor. Bahar alerjisinden yakınanların ilaç tedavisine en az 3-4 ay boyunca devam etmeleri gerekiyor. Ancak hastalar genellikle şikayetleri geçer geçmez ‘artık iyileştim’ gibi büyük bir yanılgıya kapılıp, ilaç tedavisini yarıda bırakıyor. Bunun sonucunda da semptomlar birkaç gün sonra tekrar ortaya çıkıyor. Bu nedenle tedaviden başarılı sonuç alınabilmesi için hastanın ilaçlarını düzenli olarak ve doktorunun önerdiği süre boyunca kullanması şart.
SORUN TEDAVİ EDİLMEZSE KRONİKLEŞEBİLİR!
Bahar alerjisinde de erken tanı ve tedavi önemli mi?
Bahar alerjisinin hafife alınmayıp, mutlaka tedavi edilerek kontrol altına alınması gerekiyor. Aksi halde sorun kronik sünüzite ve bronşite dönüşebiliyor. Veya burun akıntısı gibi belirtiler artık kronikleşebiliyor ve hastalar tedaviden fayda görmeyerek kaliteli bir yaşam sürme şansını kaybediyor. Ayrıca üst solunum yollarında başlayan sorun ilerleyerek alt solunum yollarına kadar iniyor, astım ataklarına yol açabiliyor. Yapılan çalışmalar bahar alerjisinin astıma dönüşme oranının yüzde 30 gibi yüksek oranda seyrettiğini ortaya koydu. Bunun nedeni ise hastaların ‘nasıl olsa geçer’ düşüncesiyle zamanında doktora görünmemeleri, alerjenden yeterince korunmamaları ve sigara içmeleri.
Aşı etkili oluyor mu?
Aşı tedavisinde amaç; alerjik olunan alerjene karşı vücudu yavaş yavaş alıştırıp, bu maddeye karşı oluşan reaksiyonu azaltmak. Ancak aşı tedavisi çok tartışmalı bir konu. Çünkü etki mekanizması henüz tam olarak ortaya konamadığı için ileride vücutta ne tür bir reaksiyon ortaya çıkacağı net olarak bilinmiyor. Bahar alerjisinde ilaç tedavisi zaten hastaların yakınmalarının büyük oranda hafiflemesini sağlayabiliyor. Dolayısıyla aşı tedavisi ancak ilaç tedavisinden fayda görülmediğinde, vücut sadece tek bir alerjene karşı reaksiyon gösteriyorsa ve kişi bu maddeden korunamıyorsa yapılmalı. Riskli bir tedavi yöntemi olduğu için aşının mutlaka hastane ortamında ve alerji konusunda eğitim almış bir uzman tarafından yapılmasına dikkat edilmeli. Aksi halde aşılar fayda vermek yerine, ‘anaflaktik şok’ adı verilen ağır tabloya kadar varabilen ciddi yan etkilere neden olabiliyor. Dolayısıyla seçici olmak ve aşı tedavisini her hastaya yapmamak gerekiyor. (Aşı tedavisi her yıl mı yapılıyor, koruyuculuk oranı nedir? Hangi sıklıkta tekrar edilmesi gerekiyor?
POLENLERE GEÇİT VERMEYİN!
Bahar alerjiniz varsa dikkat etmeniz gereken en önemli şey, polenlerle teması önlemek.
• Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde pencereleri kapalı tutun ve arabanızın camlarını da açmayın.
• Evinizin içinde havalandırma sistemleri ve hava filtreleri kullanın.
• Dış ortamda aktivitelerinizi azaltın. Özellikle polenlerin yoğun olduğu 05-10 saatleri arasında dışarı çıkmayın.
• Polenlerin yoğun olduğu yerlerde egzersiz yapmaktan kaçının.
• Mümkün olduğunca yeşil alanlarda bulunmayın.
• Dışarı çıkmışsanız eve girer girmez kıyafetlerinizi değiştirin ve duş almayı ihmal etmeyin.
• Kıyafetlerinizi yatak odasında çıkarmamaya dikkat edin.
• Ağzınızı ve burnunuzu koruyan maske de kullanabilirsiniz.
Polenlerin yoğunlukta olduğu sabah saatlerinde dışarıya çıkmak zorunda kaldıysanız, burnunuzun çevresine bir miktar vazelin sürün. Böylelikle alerjenlerin büyük bir bölümünün o bölgeye yapışıp, solunum yoluna ulaşmaz.