Halk arasında “ince hastalık” olarak bilinen “verem” hastalığına yakalanan, kurtulamazdı. Verem, bir başka deyişle tüberküloz, günümüzde artık tedavi edilebilir olmasına rağmen hala çok sayıda kişibu hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor. Öyle ki dünyada her yıl 2 milyon insan verem hastalığından ölüyor. Bunun nedeni ise hastalığın zamanında tespit edilememesi ve tam tedavinin uygulanmaması.
Veremin dünyanın en yaygın enfeksiyon hastalığı olduğunun altını çizen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, bu hastalıktan 2020’yılına kadar 30 milyon kişinin hayatını kaybedeceğinin öngörüldüğünü söylüyor. Hastalıkla mücadelede yapılan en büyük hatanın ise tedaviyi erken bırakmak olduğunu belirten Prof. Dr. Reha Baran, her hastanın en az 10 kişiye de mikrobu bulaştırdığına da dikkat çekiyor.
Mikrop ömrün herhangi bir dönemde aktif hale gelebiliyor!
Verem binlerce yıldır var olduğu bilinen bir hastalık. Zengin-yoksul, genç-yaşlı demeden herkese bulaşabiliyor. En çok akciğerde olmak üzere tüm organlarda hastalık yapıyor. Tedavisiz bırakılırsa ya da kötü tedavi edilirse, öldürücü olabiliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, “Verem mikrobu ne kadar tedavi edilirse edilsin, verem basilinin bir kısmı vücutta ölü olarak kalıyor. Verem mikrobu alan bir kişi o hastalığa hemen yakalanmayabiliyor, ömrünün bir döneminde bu mikrop aktif hale gelebiliyor” diyor.
Verem temasla bulaşmıyor
Verem temasla değil, havada asılı duran verem parti küllerinden bulaşan bir hastalık. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde diğer insanlara da kolaylıkla bulaşabiliyor. Eğer hasta tedavi altında değilse ve mikrop saçıyorsa, öksürmesi, hapşırması ve nefes alıp vermesiyle havaya karışan mikroplar, hasta ile aynı ortamda bulunan sağlıklı kişilerin ciğerlerine yerleşebiliyor.
Hastalığın bulaşması konusunda halk arasında yanlış bilinen bazı noktaların da altını çizen Prof. Dr. Reha Baran, “Mikrop tokalaşmakla, hastanın kullandığı eşyalara temasla bulaşmıyor. Hastanın iyi tedavi edilmesini sağlamak ve ayrı odada tedavisini sürdürerek odayı sık sık havalandırmak, tedavideki en önemli etkenler” diyor. Hastayla aynı ortamı paylaşanların özellikle koruyucu ilaç tedavisi görmelerinin önemini de vurgulayan Prof. Dr. Reha Baran, Verem Savaş Dispanseri’nde ücretsiz olarak hastanın yakınlarının taramasının yapıldığını ve koruyucu ilaçların verildiğini söylüyor.
Bağışıklık sistemi zayıf olanlar risk altında
Peki mikrobu alan herkes hasta olmuyorsa, verem mikrobu kimleri hasta ediyor? Burada bağışıklık sisteminin devreye girdiğine değinen Prof. Dr. Reha Baran “Kişi çok çalışıyorsa, çok sigara içiyorsa, yorgunsa, alkol alıyorsa savunma sistemini zayıflatmış oluyor. Veya diyabetiktir. Diyabetik olanlarda da savunma sistemi zayıf oluyor. Ya da ilaç, kortizon kullanıyordur, kemoterapi görüyordur. Bu tür hastalarda da vereme yakalanma riski çok daha yüksek. Örneğin ABD’de ve gelişmiş ülkelerde veremin artma nedeni AIDS hastalığının artmasıdır. Bunlarda da savunma sistemi çöktüğü için verem olma riski artıyor” diyor.
2 haftadan uzun süren öksürüğe dikkat!
Veremin sinsi bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Reha Baran, basit görülerek önemsenmeyen önemli belirtileri şöyle sıralıyor;
2 haftadan uzun süren öksürük Halsizlik Hafif iştah kaybı Balgamda kan Gece terlemeleri
“İyileştim” diyerek tedavi yarım bırakmayın
Bilinenin aksine herkeste verem mikrobu bulunmadığını ifade eden Prof. Dr. Reha Baran, “Türkiye gibi ülkelerde verem mikrobunun enfekte ettiği kişi sayısı oldukça yüksek. Türkiye’nin yüzde 30 ila 50 arasındaki kişilerde tüberküloz mikrobu var. Ancak bu kişilerin tümü hasta olmuyor. Her 100 bin kişiden ortalama 25 kişi tüberküloz hastası oluyor” diyor. Verem hastalarının doktora başvurma sürelerinin ortalama 1 ay olduğunu belirten Prof. Dr. Reha Baran bu sırada mikrop saçan hastanın mikrobu en az 10 kişiye bulaştırdığına dikkat çekiyor. Hastalıkta en tehlike durumun ise tedaviyi erken bırakmak olduğu uyarısında bulunan Prof. Dr. Reha Baran, tam tedavi uygulanmadığı için hastalığa yeniden yakalanma riskinin arttığını sözlerine ekliyor.
haberfark.net